kerembalyemez @ gmail.com

Paris 2024 olimpiyat oyunları bitti ve maalesef kötü bir performans sergiledik. Öncelikle olimpiyatlara katılan tüm sporcularımızı ve emeği geçen herkesi tebrik etmek istiyorum. Sonuç ne olursa olsun uluslararası bir platformda ülkemizi en iyi şekilde temsil ettiler. Paris olimpiyat oyunlarında ülkemiz 3 gümüş, 5 bronz madalya ile 64. sırada yer aldı. Maalesef bu olimpiyatlarda altın madalya kazanamadık. Ülkemiz en son 1984 Los Angeles Olimpiyat Oyunları’nda altın madalya kazanamamıştı. Yani 40 yıl sonra olimpiyatlarda altın madalya kazanamadık. Şimdi şapkamızı önümüze koyup düşünme zamanı! Başarısızlığın sebeplerini hep birlikte sayalım.


Bence en önemli sebeplerden biri liyakat! İşin ehli insanları biz getirmedikçe başarısızlık devam edecektir. İnternetten bugüne kadar 1969 yılından itibaren spor bakanlarının hayatlarını inceledim ve ne kadar haklı olduğumu gördüm. Bakın araştırmam sonucunda Spor Bakanlığını kimler yönetmiş: “Ticaret insanları, çiftçi, avukatlar, gazeteci, satın alma uzmanı, işletme bölümü mezunları, mühendisler, banka işletmecisi, eczacı, mimar, serbest tüccar, İngilizce, Fransızca öğretmeni, eğitim enstitüsü mezunu, kaymakam, askeri personel, kamu yöneticisi…”  Maalesef sporun dışından gelen birçok insan Spor Bakanlığı’nı yıllarca yönetmiş. İçlerinden sadece 5 ya da 6 tanesi sporun içinden gelen kişilerdi. Bakın liyakat sözü ne kadar doğru değil mi! Esasen bundan sonra pek bir şey konuşmaya gerek yok gibi ama yine de konuşalım.
 
Başarısızlıklarımızdan biri de tesisleşme oranı! Evet tesisleşme olayı çok önemli! Son yıllarda gerçekten de güzel tesisler yapıldı ama yeterli mi hayır! Paris olimpiyat oyunları başlamadan tesisleşme oranı ile ilgili bir araştırma yapayım dedim ve Google Maps’ten Fransa’daki gözle görülebilir atletizm sahası, futbol, tenis gibi spor tesisleri incelemeye başladım. Bir baktım ki ne göreyim! 12 milyon nüfuslu Paris şehrinde, 100’e yakın spor tesisi var. Bunun 30’a yakını atletizm sahalı, diğer geri kalanlar ise sadece futbol sahaları. Düşünün bizim 16 milyon nüfuslu İstanbul’da o kadar tesisimiz yok! Fransa’nın 135 bin nüfuslu Amines şehrine baktım. Merkezde 20’ye yakın tesis! Bizde ise il merkezlerinde bir elin parmağını geçmeyecek kadar tesisler! Amines şehriyle karşılaştırayım diye 145 bin nüfuslu Gümüşhane ilimize baktım ve 6 tane tesis görebildim. Kendi yaşadığım ilde Gaziantep’te ise 11 tane futbol sahası mevcut! 3 milyon nüfus! 100’e yakın spor kulübü var ve bunlar nerede antrenman yapacak! Sonra da ülkemiz futbolda neden başarısız diyoruz! Çok fazla araştırmaya gerek yok. Bu iki madde düzelse sorun bence kendiliğinden çözülecek. 
 
Diğer önemli bir madde ise sporu tabana indiremiyoruz! Bu konuda daha önce Çin örneğini vermiştim. Çin, 1988 Seul olimpiyatlarından önce olimpiyatlarda madalya sıralamasında ilk onda değildi. Daha sonra Çin’de bizim gibi düşünüyor ve bu sorunu nasıl çözeriz diye araştırıyorlar. Sonuç olarak erken yaşta yetenek keşifleri ve sporu tabana yaymak için ilkokuldaki beden eğitimi ders saatlerini 5 saatte kadar artma projesi yapıyorlar. Proje işe yarıyor ve Çin bu projeden sonra olimpiyatlar da ilk 3’te yer alıyor! Biz de ilkokuldaki beden eğitimi ders saatlerini artırdık ama derslere sınıf öğretmenleri giriyor. Hem de 5 saat olan derse! Bu derslere beden eğitimi öğretmenleri girse, sportif tarama testleriyle birlikte güzel bir projeyle ne sporcular çıkar var ya! İşte biz bu yüzden erken yaşta yetenekleri kaybediyoruz. Bu çocukları zorla okutuyor, doktor, avukat, mühendis vs. olması için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz.  
 
Tokyo 2020 olimpiyat Oyunları’nda sonra da “başarılı değiliz” dedik ama maalesef ki kimseyi inandıramadık! Kendi doğrularımıza inandık. 20 yıldır spor hayatım var ama sorunlar aynı, hiç değişen bir şey yok maalesef! 
 
Bundan sonra değişir ümidiyle sporla kalın, ne diyeyim!