ercanguven @ milliyet.com.tr

Bakmayın kazandığına; neredeyse yeniden yaratılan Fenerbahçe’nin eskisinden hiç farkı yoktu Rizespor sahasına adım attığında.
On bir yeni futbolcu eklenen takımın yedek kulübesi ağzına kadar doluydu, lisanslar koştura koştura yetiştirilmişti ama yenilik adına sahada sadece Thiam, Gökhan ve Caner vardı.
Hatta eskisinden daha fenaydı…
Erol Bulut Ozan’ı kulübede bırakip orta sahada Tolga’ya, en uçta “gol atamayan santrafor” Frey’e forma vermişti. Savunmada ise kiralık gittiğinde Fenerbahçelilerin bayram yaptığı Zanka vardı yine.
Yahu başla yenilerle… Yenil… “Hazır değillerdi” diyelim. Madem ikinci yarıda Valencia’yı, Sinan Gümüş’ü, Ozan’ı, Sosa’yı alacaksın, bu fanteziler niye?
Teknik direktörün tercihlerine saygı duymak gerekir tabi… Futbolcularla yaşayan o.
Hocalığına söz edilmeyecek Erol Bulut’un bilemediği Fenerbahçe’nin hocası olmanın ne anlama geldiğiydi!.. Olmazsa olmaz bir sezon başlıyor, neredeyse yepyeni bir takım kurmuş Fenerbahçe’yi yönetenler. Tribünler boş ama milyonlarca insan ekran başında… Nasıl geçen sezonun Fenerbahçe’sinden daha sarsak bir orta saha, defans ve forvetle başlarsın maça?
Sahi, Fenerbahçe’nin stratejisi, planı, taktiği neydi bu maçta?
Geçin hepsini Thiam ve Ferdi bile ters tarafta.
İşte bu durum Fenerbahçe’ye hoca olanların düştüğü en zalim tuzaktır. Yeni Hoca makul olanı bırakıp müthiş işler yapmaya kalkar ve altında kalır.
Bırakalım Erol Bulut’un tercihlerini... Fenerbahçe’nin iştahı, hevesi nasıldı?
O da aynı… Anlamsız hazırlık paslarıyla akıp giden dakikalar futbol oynananlardan çoktu. Baskı varsa sahasından bile çıkamıyordu koskoca Fenerbahçe. Sezonun ilk maçında bezmiş futbolcular vardı. Ve tabi son dakikalarda bastıran tepki gösteren bir takım.
Doğal olarak ortada geçti ilk yarı. Sadece kaleciler Altay ve Gökhan’ın başarısı var ki, Caner’in kullandığı penaltının gideceği yer belli olduğu için Gökhan’ın işi daha kolaydı. Altay ise mutlak bir golü uzayıp esneyip kurtardı.
Fenerbahçe’den beklenen soldan hücum ederek Rizespor’u ablukaya almasıydı ama tam da o kanattan Fenerbahçe kalesine indi Rizespor. Çünkü orta sahaya Gustavo yetmiyor, ileri çıkan Caner geri dönmüyordu.
İkinci yarıda Thiam’ın yerine Valencia’yı alarak hücumda üstünlük arayan Erol Bulut, Abdullah’ın kafası Fenerbahçe direğinden dönünce irkilmiş, bir dakika sonra Skoda’nın golü gelince omuzlarındaki büyük sorumluluğu anlamış olmalı.
Mecbur kaldı ve “aşıyı” buldu Hoca!
Hızla yeniledi takımı. Valencia, Sosa, Sinan, Ozan… Yani sahaya çıkarken olması gereken kim varsa sahadaydı artık.
Yine de “en eskilerden” Caner ile Gökhan hayata döndürdü Fenerbahçe’yi… Artık kaybedecek bir şeyi kalmayıp rakip kaleye yığılan ve karambolden de olsa bir beraberlik arayan Fenerbahçe, duran topa fit oldu, beraberliği buldu. Caner’in korneri, Gökhan’ın kafası ve bir salise geç kalıp topu içerden çıkaran Rizespor kalecisi Gökhan’dı beraberlik golünün kahramanları.
Ardından Valencia’ya penaltı ve Sosa’nın golü ile Fenerbahçe öne geçti. Keşke hakem VAR’a gidip bir baksa ve Rizesporluların feryat etmesine engel olsaydı.
Fenerbahçe’nin galibiyetinde Abdullah ve Skoda’yı çıkaran Rizespor hocası Tomas’ın da payı vardı.
Üç puan güzel tabi… Ancak her maçı basketbol gibi oynayıp son saniyelere bırakmak geçtiğimiz sezonların alışkanlığı. Erol Bulut “kuş kondurmak” hevesinden vazgeçip maçı kazanacak takımla sahaya çıkmalı.

milliyet