Olur olmaz yer ve zamanda patlayan bu krizlerden kurtulmaksa başarılması çok zor bir iş. Peki, çaresi yok mu? Sabırlı ve kararlıysanız var. Nasıl mı? Ben açlık ya da tatlı krizi yaşayan herkese öncelikle bir laboratuvara gidip ‘insülin direnci testi’ yaptırmalarını öneririm. Bunun için aç karna bir kan örneği veriliyor. Saptanan açlık insülin ve şeker değerleri birbiriyle çarpılıp 405’e bölünüyor. Çıkan rakam 1,7’den yüksekse ‘insülin direncinin başladığı’ kabul ediliyor. 2,5 ve üzerindeyse sebep de çözüm de çok net ve açık: Sorunun insülin direnci ve buna bağlı reaktif hipoglisemi olduğuna karar verilip hemen harekete geçmek gerekiyor. Tedavide ise beslenme ve aktivite önlemlerine ek olarak metformin içeren bir ilaca da ihtiyaç duyulabiliyor. Peki “metformin” olmadan, yani hapı yutmadan olmaz mı? İsterseniz gelin bu mühim sorunun cevabını vermeden önce tatlı krizleri nasıl önlenecek ona bir bakalım...
YAPILACAK 15 ÖNEMLİ İŞ İLK BEŞ
İnsülin direnci varsa kırılacak.
Kilo sorunu varsa çözülecek.
Un ve nişasta zengini besinlerden uzak durulacak (tahıl içeren her türlü gıda).
Şekerin her türlüsüne veda edilecek, tatlılar “pas” geçilip “meyve” tüketimi minumuma indirilecek, meyve suları asla içilmeyecek.
Alkole el sürmek bile yasak! (Bu ilk 5 önlem çok önemli. 6-8 hafta ısrarla uygunlandığında mükemmel sonuçlar veriyor)
Posa zengini sebzelere ağırlık verilecek, makul miktarda bakliyat tüketimi ile posa kazanımı maksimuma yükseltilecek.
Sabah öğünleri protein (yumurta, peynir, yoğurt) ve sebze (domates, biber, salatalık) zengini olacak ve kahvaltı asla atlanmayacak.
Öğle öğünlerinde “protein/sebze kombinasyonu” ile yetinilecek.
Akşam yemekleri hafifletilip erkene alınacak.
Mümkünse “iki öğün beslenme” ve “kısa aralıklı açlık” modeli denenecek; günün 12-16 saati sadece su, çay (şekersiz), kahve (şekersiz) ile geçiştirilecek.
ÜÇÜNCÜ BEŞ
Tatlı ve açlık atakları hissedilirse 1 bardak ayran içilebilir, yoğurt yenebilir, bir iki dilim peynir atıştırılabilir veya badem (15 adet), fındık (10-12 adet) ile kriz atlatılmaya çalışılır.
Uyku sorunu varsa çözümlenecek.
Her gün en az 5000 adımlık yürüyüş planı ısrarla sürdürülecek.
Duygusal yeme ataklarına yol açabilecek bir psikolojik sorun varsa tedavi edilecek.
Metformin veya kromium pikolinattan istifade konusu doktora bırakılacak.
‘YAŞLILIK HAPI’ METFORMİN OLABİLİR Mİ?
ARAŞTIRMA sonuçları ve kişisel gözlemler bu sorunun en azından bazı durumlarda “Evet!” diye yanıtlanabileceğini gösteriyor. Nedeni şu: Metformin kullanan diyabetlilerin beklenenden daha uzun yaşadıklarını, hatta bazılarının fazla kilolarına rağmen kalp-damar hastalığı, felç, Alzheimer gibi “yaşlılık sorunları” ile daha az karşılaştıklarını pek çok hastamda ben de gözlemledim. Bu gözlemi paylaşan ve bilimsel çalışmalarla da ispatlayan çok sayıda araştırma merkezi ve doktor var. Ben de onlardan biriyim. Kısacası metformin veya metformine benzeyen bir başka molekül yaşlılık problemlerini geciktirmede işimize yarayabilir.
DR. BARZİLAİ NE DİYOR?
Amerika’da Albert Einstein Tıp Fakültesi Yaşlılık Araştırmaları Merkezi, çok önemli bir yaşlanma araştırmaları otoritesi. Bu merkezin direktörü ve ünlü “iyi yaşlanma” uzmanı Dr. Nir Barzilai, insülin direnci ile mücadelede ve diyabet tedavisinde kan insülin ve şeker seviyelerini ayarlamak için kullandığımız metforminin kanser, kalp hastalığı ve Alzheimer da dahil olmak üzere yaşla ilgili birçok sorunun altında yatan temel yaşlanma faktörleri kabul edilen “oksidasyon/paslanma” ve “inflamasyon/iltihaplanma” süreçlerini etkileyebileceğini söylüyor. Onun bu gözlemlerini doğrulayan çok sayıda araştırmaya da sahibiz. Barzilai, “Metformin patent dışı ve oldukça ucuz bir ilaçtır” diyor ve ekliyor: “Elimizdeki çok sayıda veri bu çok eski molekülün, yaşlanmanın biyolojisine de müdahale ettiğini gösteriyor.” Bilindiği gibi, yaşlanma, sadece diyabet için değil, aynı zamanda Alzheimer, kalp hastalığı ve kanser için de büyük bir risk faktörüdür. Çalışmalar ise metforminin yaşlanma sürecini yavaşlatmakta ve bu hastalıkları durdurmakta umut verici olabileceğini düşündürüyor. Kısacası Dr. Nir Barzilai’de bizim gibi düşünüyor. O da metformini yaşlanmayı geciktirici bir ilaç olarak görmüyor. O da “Yaşlanma bir hastalık değildir ve biz onun bir hastalık olmasını istemeyiz” görüşünde. Ancak o da yaşlanmanın pek çok sağlık sorunu için uygun bir zemin ve bir risk faktörü olduğunu düşünüyor. “Hastalık olmadan yaşlanmayı, hastalıksız geçen süreyi arttırmayı istiyoruz” diyor. Bunun için de “metformin” ya da benzer yapıda bir başka molekülün “çare” olabileceğini söylüyor. Kısacası “Metformin ile daha iyi yaşlanmak mümkün mü?” sorusunun yanıtı, üzerinde ciddi çalışmalar yapmaya değer bir konu.
ntv