Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimlerinin öne alınması

Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimlerinin 24 Haziran'da yapılacağı hatırlatılarak, "Daha önce iktidar partisi tarafından erken seçim olmayacağı dile getirilmişti. Seçimlerin erkene alınmasının gerekçeleri nelerdir" sorusu üzerine Yılmaz, gelinen noktada Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimini hatırlatmak gerektiğini söyledi.

AK Parti iktidarlarının daha önce yüzde 34, yüzde 47 oy oranıyla ülkeyi yönettiğini, şu anda yüzde 49 oy oranıyla ülkenin yönetildiğini hatırlatan Yılmaz, şöyle devam etti:

"Diyoruz ki bundan sonra yüzde 34, yüzde 47, yüzde 49 ile yönetebilmek mümkün değil. Ne gerekiyor? Yüzde 50+1. O zaman soru şu, hangi sistem daha demokratik? Yüzde 34 halkın desteğini alarak mı bu ülkeyi yönetmek yoksa yüzde 50+1 alarak mı? Herkese sordunuz, herkes 'daha demokratik sistem' olduğunu söylüyor. Hangisinde iki başlılık yok? Yeni sistemde. Hangisinde kararlar daha hızlı alınabilir? Yeni sistemde. Millet yeni sistemi kabul etti ve yöneticilere 'Tamam, dedikleriniz doğru ve bu doğrultuda ilerleyin.' dedi. Eğer 16 Nisan referandumu olmasaydı bugün erken seçim kararı da olmazdı. Olaylara bakmak lazım, biri 15 Temmuz, biri 16 Nisan referandumu, diğeri de sınırlarımızdaki olaylar."

"Bekleme süresi uyum yasalarına hazırlık süresiydi"

Bakan Yılmaz, 16 Nisan referandumunun ardından uyum yasalarının gündeme geldiğine işaret ederek, "Bu bekleme süresi uyum yasalarına hazırlık süresiydi. 1 yıl oldu sonra uyum yasalarının yapılması lazım. Daha önce çıksa isabetli olurdu ancak komisyonlar toplanıyor. Uyum yasaları muhtemelen önümüzdeki hafta Meclise sunulur. Bence tam zamanı." dedi.

Millet için güven ve istikrarın önemine dikkati çeken İsmet Yılmaz, "İki şeyi konuşmayacaksınız, biri affı diğeri seçimi. Eğer bunlar konuşulursa o zaman yarın bu ülkeye kim gelecek, nasıl bir yönetim olacak, nasıl bir karar alacak? İşte bu belirsizlik ekonomiyi kötüye götürür. Belirsizliği ortadan kaldırmak gerekiyor. Affı dile getirirseniz gereğini yerine getirmek lazım. Seçimi biz dile getirmedik ama dile getirildi. O halde ya 2019'da ya da 2018'de yapacaksınız." değerlendirmesini yaptı.

"Bu, Türkiye Cumhuriyeti'nin son erken seçimidir"

24 Haziran'da yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimleri sonrasında 5 yıl süresince istikrarın sağlanacağına vurgu yapan Yılmaz, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde, cumhurbaşkanının erken seçim kararını tek başına alma yetkisinin bulunmadığına, bu kararı ancak Meclisle alabileceğine dikkati çekti.

Yılmaz, "Çok net söylüyorum, ne parlamento bundan sonra cumhurbaşkanını seçime götürür ne de cumhurbaşkanı parlamentoyu götürür. Bu, Türkiye Cumhuriyeti'nin son erken seçimidir. Bundan sonra kesinlikle göreceksiniz, hep vaktinde seçim yapılacak." değerlendirmesinde bulundu.

"Baskın seçim gibi bir tabirin doğru olmadığını düşünüyorum"

Yılmaz, siyasetçi olanların her an seçime hazır olmasının siyasetin bir gereği olduğunu belirterek, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ilk kez "seçime gidelim" açıklaması yaptığında, AK Parti henüz kararını açıklamadan, ana muhalefet partisinin de "hodri meydan" dediğini anımsattı.

Bakan Yılmaz, "Siyasette olan herkesin, 'seçime hazırız' diyenin 'baskın seçim' diyebilmesi mümkün değil. AK Parti, MHP, CHP çok net şekilde 'hodri meydan' dediler, 'hadi seçim' dediler. Dolayısıyla da böyle seçime 'hodri meydan, hadi gidelim' dendikten sonra 'erken seçim' veya 'baskın seçim' gibi bir tabirin doğru olmadığını düşünüyorum." diye konuştu.

İYİ Parti ve Vatan Partisi genel başkanlarının cumhurbaşkanlığı adaylığını açıkladığına dikkati çeken Yılmaz, "Gönül arzu eder ki bu sistem de ittifakları teşvik ediyor, bu ittifak kurularak bir aday çıkarsınlar. Ben Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı'nın aday olmasının CHP açısından doğru olacağını düşünüyorum. Aday göstermediğinde 'ben bu ülkeyi yönetmeye hazır değilim' demektir, o zaman milletin önüne çıkıp nasıl oy isteyeceksin?" dedi.

"Milleti nasıl ikna edecek, o da ayrı bir soru işareti"

Siyasetin amacının ülkeye hizmet sunmak olduğunu, bunun da hükümete talip olmaktan geçtiğini vurgulayan Yılmaz, muhalefet kanadındaki ittifak sürecinin de gerçekleşeceğini sanmadığını dile getirdi.

CHP'nin gelenekten gelen bir oy tabanı olduğunu vurgulayan Yılmaz, memleketi Sivas'ın Gürün ilçesinde de vatandaşların ailesinin hep CHP'ye oy verdiğini, aile büyüklerinin, İsmet İnönü'nün kendilerine zamanında yaptığı ziyaret dolayısıyla CHP'ye oy verdiklerini kendisine anlattığını söyledi.

Yılmaz, "Dolayısıyla bir 'merhaba' dediği için İnönü'ye ve CHP'ye oy veren bir gelenekten olanlar... Şimdi diyelim ki alternatif geriye hangi parti kaldı, HDP kaldı, HDP ile iş birliğini, HDP ile beraber bir ittifakı, ortak projeyi bu halkın önüne CHP nasıl koyacak da bu aziz milleti nasıl ikna edecek o da ayrı bir soru işareti." şeklinde konuştu.

"1 milyon 175 binin üzerinde öğrencimiz var, başvuru 996 bin"

Milli Eğitim Bakanı Yılmaz, liselere geçişte 2 Haziran'da yapılacak merkezi sınav için şu ana kadar kaç öğrencinin başvurduğu, 126 bin 510 olarak açıklanan merkezi sınav kontenjanının başvurular ile orantılı olup olmadığına yönelik soruya karşılık, şunları kaydetti:

"2 Haziran'da yapacağımız sınava başvuruyu başlattık. Bugün de saat 18.00'a kadar başvurular yapılacak. Şu ana kadar, 1 milyon 175 binin üzerinde öğrencimiz var, başvuru 996 bin. Çok büyük bir oran. Aslına bakarsanız biz de bunu bekliyorduk. Beklediğimizin dışında bir şey değil.

"Bu sistem, TEOG'dan farklıdır"

Merkezi sınava bütün öğrencilerin girdiğini belirten Yılmaz, kendi dönemlerinde isteseler de belli şartları taşımayanların sınavlara giremediğini anlattı.

Başarının birebir sınav sonucuyla ölçülmediğini vurgulayan Yılmaz, "Esas gayemiz, evlatlarımızı hayata hazırlamaktır. Bu sistem, TEOG'dan farklıdır. Bu sistem, çok daha iyidir. Her geçen süreç, bu sistemin daha doğru olduğunu gösterecektir. Bu sistemin daha doğru olduğu ne zaman anlaşılacaktır? Yüzde 90'lık bölümde kalan yani sınavsız öğrenci alan okullardan mezun olanların da diğer o sınavla öğrenci alan okullardaki öğrenciyle aynı başarıyı yakaladığını gösterdiğimizde. Bu mümkün." değerlendirmesinde bulundu.

Sınavlı ve sınavsız girilen okullar arasında eğitimde bir fark olmayacağının altını çizen Yılmaz, ağırlığı ve önceliği yüzde 90'lık bölümde kalan sınavsız öğrenci alan okullara vereceklerini bildirdi.

"5 okul seçebilme imkanı tanıyacağız"

Haziran ayında tercih ve yerleştirme kılavuzu yayınlayacaklarını açıklayan Yılmaz, "126 binin üzerinde öğrenci sınavla öğrenci alan okullara yerleşecek. Geriye kalan 1 milyona yakın öğrenci de kendi muhitindeki okullara yerleşecek." diye konuştu.

Öğrencilerin tercihini alan nitelikli okulların varlığına işaret eden Yılmaz, "Her öğrencimize 5 okul, farklı türlerde, seçebilme imkanını tanıyacağız. Hiçbir öğrencimizi tercih etmediği bir okula kaydetmek gibi bir yolumuz olmayacak." ifadelerini kullandı.

"Solomon Adası yerlileri" benzetmesi

"Merkezi yerleştirme sınavıyla öğrenci alan 1366 okulun dışındaki 64 bin okulu karalama, gölgede bırakma gibi bir yaklaşımın" olduğunu belirten İsmet Yılmaz, bu yaklaşımda bulunanları Solomon Adası yerlilerine benzetti.

Solomon Adası yerlilerinin bir alanı tarıma açmak için, o alan içindeki ağacı kesmek yerine etrafında toplanıp kötü söz söyleyerek ağacı kuruttuklarını anlatan Yılmaz, "Türk eğitim sistemi kötüye gitse ne kazanacaksın" sorusunu yöneltti.

"Solomon Adası yerlileri gibi yok olması için negatif unsurlar konuşursanız, oradan bir başarı beklenemez." ifadelerini kullanan Yılmaz, milletin mayasında, özünde binlerce yılın kültüründen gelen bir birikim olduğunun altını çizdi.

Milli Eğitim Bakanı Yılmaz, "Hiç şüpheniz olmasın, bu aziz milletin evlatlarının gideceği 64 bin okuldaki öğrenciler, diğer sınavla girilen 1366 okula giden öğrenciler kadar başarılı olacaktır." dedi.

"Fen liselerinde uyguladığımız programı uygulayacağız"

Bakan Yılmaz, iktidarları döneminde en başarılı oldukları alanlar arasında okul öncesi eğitim ile mesleki eğitimin yer aldığını belirtti.

Yılmaz, "Anadolu meslek ve teknik liselerimiz var. Anadolu meslek lisesi programı uygulayanlar bir de Anadolu teknik programı uygulayan liseler var. Bu 449 okulun içinde 26 tematik, 423 teknik program uygulayan okul var. Burada nitelikli mühendis yetiştirme amacıyla yola çıkıyoruz. Fen liselerinde uyguladığımız programı uygulayacağız." diye konuştu.

Adrese dayalı yerleştirme sistemi

Adrese dayalı yerleştirme sisteminde hangi kriterlerin sırasıyla uygulanacağına ilişkin soru üzerine Yılmaz, öğrencilerin tercih etmediği hiçbir okula gönderilmeyeceğini bildirdi.

Yerleştirme sisteminde ortaokul başarı puanına da bakılacağını dile getiren Yılmaz, şunları kaydetti:

"Yaşı küçük olana bakılacak. 6, 7, ve 8'inci sınıflardaki yıl sonu başarı puanına bakılacak. Okula devamsızlığı daha az yapan öğrenci hemen evinin yanındaki bir okul var, bir kontenjan kaldı. Aynı apartmanda oturandan hangisi katılacak diyerekten bütün kriterler açık mı? Yaşı küçük olanı tercih edeceğiz. Bütün kriterleri eşit ama o zaman diyeceğiz ki orta öğretim başarı puanı daha iyi olanı tercih edeceğiz. Gereken bütün yeterli seçimi yapacak kriterlerimiz var. Ortaokulda hangi okulda okuduğunu da dikkate almakta kriterlerden birisi olacak. Hiçbir hak mağduriyetine vermeyeceğiz. Hiçbir öğrencimiz 'aynı kriterlere sahiptik ama ben gidemedim' demeyecektir. Eğer bir arkadaşı gitmişse mutlaka bir gerekçesi vardır. Kendisinden bir gün daha fazla okula devam etmiştir. Bunların tam detayını haziran ayında tercih ve yerleştirme kılavuzu yayımlayacağız. Orada bütün evlatlarımız, öğrencilerimiz, velilerimiz bunları görecek. Hiç kimse tercih etmediği okula gitmeyecek."

Öğretmenlere, veliler ve öğrenciler tarafından not verilmesi

Türk Milli Eğitiminin geçmişe kıyasla çok iyi bir noktada olduğunun altını çizen İsmet Yılmaz, şöyle devam etti:

"Öğretmenlerimizin başarılarını nasıl ödüllendirelim? Hangisini yurt dışına gönderelim? Hangisini uzman öğretmene, hangisini başöğretmene geçirelim? Hangisini bakanlıkta daha iyi bir mevkiye getirelim? Dolayısıyla bunların başarısının değerlendirilebilmesi için de bunlara ihtiyaç vardır. Nasıl yapılacak? Orada da paydaşlarımızın görüşünü alacağız. Üniversitelere gönderdik. Dört tane büyük sendikaya da teslim ettik. Görüşünüz neyse bize bildirin diye. Şimdi arkadaşlarımız üniversitelerden, sendikalardan gelen görüşler üzerinde çalışıyor. Eğitim ailemizin hiçbirisinin mutabık kalmayacağı veya onları rahatsız edecek hiçbir hususu uygulamaya koymayacağız."

Performans değerlendirmesi yönetimi

Bakan Yılmaz, "Öğretmeni veli ile öğrenciye mi soracaksınız" sorusuna şu yanıtı verdi:

"O tek bir kriter değildi. Dolayısıyla çağdaş dünya ne yapıyorsa onu yapacağız. Hiçbir ülkede hizmet verdiğiniz kesim, 'Burada öğrenciye sorulmaz, öğrenciye sormayacağız. Hiçbir ülkede veliye sorulmaz...' İnsanlar cumhurbaşkanı seçerken çok iyi değerlendirme yapar, başbakanı yaparken çok iyi değerlendirme yapar ama kendi evladınızı emanet ettiğiniz öğretmeni değerlendirmek istiyorsanız ve dünyada böyle ise tamam biz onu çıkartacağız. Dolayısıyla hiçbir önyargımız yok."

Geçmişte söylenip ama yapılamayan şeyi yapmak istediklerini ifade eden Yılmaz, "Bugün yapılmazsa yarın yapılacak. Gecikme Türkiye'nin kaybına olur. Bu çalışmalarımız devam ediyor. Bu yıl uygulanabilmesi söz konusu değil." açıklamasında bulundu.

"Beni ölçme, beni değerlendirme, beni benle bırak. Böyle bir anlayış çağın dışındadır diye düşünüyorum." ifadesini kullanan Yılmaz, öğretmenlerden memnun olduklarını, daha iyi olmaları için de birlikte çalışma yapmak gerektiğini belirtti.

Memurlar.Net