Tarih 26 Mayıs 1998.
Buse Naz Çakıroğlu’nun 2. yaşını doldurduğu gün, aynı kaderi paylaşacak ve ilerleyen yıllarda ülkemizin gururu olacak takım arkadaşı dünyaya geldi: Busenaz Sürmeneli.
Bugünlerde Türkiye’yi olimpiyatlarda başarıyla temsil eden iki boksörümüzün kaderi pek çok tesadüf ile kesişiyor. Memleketleri, doğum günleri ve isimleri aynı olan sporcularımız, birlikte geçirdikleri uzun yılların ardından hak ettikleri madalyalara Tokyo’da kavuşmak için gün sayıyorlar.
“Kafalarında hep başarı var”
“Çok uzun zamandır beraberiz” diyor Busenaz Sürmeneli... “Yediğimiz, içtiğimiz ayrı gitmiyor. O da çok hırçındır, tuttuğunu koparan bir yapıya sahiptir.”
Tabii kendisi de bu hususta adaşından geri kalmıyor. Antrenörü Cahit Süme, sporcusunun hırsına üstüne basa basa vurgu yapıyor:
“Busenaz tuttuğunu koparmak ister. Asla kaybetmek istemez. Kafasında hep başarı vardır. Kaybedince tekrar zirveyi düşünür.”
Her büyük öyküde olduğu gibi ikilinin Tokyo’ya varan yolculukları büyük başarılardan geçiyor.
“Fotoğrafını astım ve onu yenmeye ant içtim”
Busenaz Sürmeneli bu spora boks antrenörü olan eniştesinin yanında başladı. Doğuştan bir yeteneği ve büyük azmi vardı. Kaybetmekten nefret ediyor, bunu kazanıma dönüştürene dek uğraş veriyordu.
Bir röportajında bu özelliğini şöyle örnekliyor:
“Mağlup olduğum bir rakibim vardı. Fotoğrafını uyanınca göreceğim bir yere astım ve onu yenene kadar çalışacağıma söz verdim. Sonra her gün gelecek şampiyonada ilk turda onunla eşleşmek için dua ettim. Dualarım kabul oldu, 30 kişi arasından onu çektim ve mağlup ettim. Yeterince isteyince, çalışınca her şeyi başarabileceğimi gördüm.”
Zirve yolculuğu 22 Yaş Altı Avrupa Boks Şampiyonası’nda kazandığı altın madalya ile başladı. Takip eden dönemde bunun yanında Dünya Kadınlar Boks Şampiyonası, Nations Cup Uluslararası Boks Turnuvası gibi organizasyonlarda elde ettiği zaferlerle birlikte toplam 8 altın madalya ekledi.
“O gün boksu bırakma kararı aldım”
Buse Naz Çakıroğlu’nun öyküsü biraz daha farklı başladı. Erkek kardeşi küçük yaşlarda köpekten kaçarken kolunu kırmıştı. Kolunu güçlendirmek için boksa başladı. Buse Naz da onunla birlikte bu spordaki yolculuğuna atıldı.
Zamanla Buse Naz’ın daha yetenekli olduğu anlaşıldı. Yıldan yıla büyük bir gelişim gösterdi. 2018’de Dünya Şampiyonası’na büyük umutlarla katıldı. Ancak işler istediği gibi gitmedi…
“Dünya Şampiyonası'na yüksek hedeflerle katıldım. Sonuna kadar gitmeyi arzuluyordum ama ilk maçımı kaybettim. Dönerken boksu bırakma kararı aldım.”
Hayatı boyunca en büyük destekçisi annesi olmuştu. Bu kritik yol ayrımında da omuzlarında annesinin elleri vardı:
“Bana büyük destek verdi. Başarabileceğime inandırdı. Beni boksa yeniden tutundurdu.”
Çakıroğlu, bir yıl sonra kazandığı Avrupa şampiyonluğu ve Dünya ikinciliği ile Tokyo yürüyüşüne başladı.
Paris’ten Tokyo’ya
İki Milli boksörümüz, Haziran ayında Fransa’nın başkenti Paris’te olimpiyat kotası için ringe çıktılar.
Organizasyonda yarı finale ulaşan sporcular, Tokyo 2020 için bilet almaya hak kazanacaktı.
İlk olarak Buse Naz Çakıroğlu sahne aldı. 51 kiloda Belaruslu Yulya Apanasovich’i mağlup eden Çakıroğlu, Türk spor tarihinde olimpiyat kotası elde eden ilk kadın boksör unvanını elde etti.
Onu Esra Yıldız’la birlikte 69 kiloda Ermeni Ani Hovsepyan’ı yenen Busenaz Sürmeneli takip etti. İki boksörümüz, turnuvada final maçlarını da kazanarak altın madalyayı boyunlarına asmayı başardılar.
Ortak hayale bir kala
Tokyo’da sporcularımız unutulmaz bir hikaye yazıyor.
Rakiplerini bir bir ringlerden silen, müsabakalarda birbirlerine sınırsız destek sağlayan ikili artık aynı hayal için gün sayıyor.
Kaderin pek çok ortak tesadüf ve başarıda buluşturduğu boksörlerimiz, son engellerini geride bıraktıkları takdirde en büyük hedeflerine ulaşacaklar: Olimpiyat şampiyonluğu.
Buse Naz Çakıroğlu, yarı finalde Tayvanlı rakibi Huang Hsiao-Wen'i mağlup ederek hayaliyle uzaklığını tek maça indirdi.
Busenaz Sürmeneli de aynı aşamada Lovlina Borghohain'i yenerek altın madalyaya göz kırptı.
Türkiye, bugünlerde iki Buse'nin ortak heyecanı ve gururunu yaşıyor. Sporcularımız, Türk boks ve olimpiyat tarihine geçerek ülkemize iki altın madalya getirmek için geri sayıma geçtiler.
Satırlara, Buse Naz Çakıroğlu ve Busenaz Sürmeneli’nin ortak sözleriyle veda edelim:
“Olimpiyat herkesin yaşamak istediği bir yer… Bizim hayalimiz, altın madalyayı kazanıp İstiklal Marşı’nı okutmak olacak.”