İnternetin ve sosyal medyanın gelişiminin, hayatımızda iletişim kurma ve günlük olarak bilgilere erişim biçimlerinde devrim yarattığını belirten Medicana International Ankara Hastanesi Çocuk Gelişimi Uzmanı Nilgün Pekçağlıyan, bu devrimin sadece kişinin hayatında değil aynı zamanda ailelerin çocukları ile olan hayatlarını, iletişimlerini de önemli ölçüde etkilediğini ifade etti.
"Yapılan araştırmalara göre ülkemizde 12-18 yaş arasındaki gençlerin yüzde 3,6’sı internet bağımlısı olarak kabul edilirken, yüzde 21,8’inin ise bağımlılık sınırında olduğu tespit edilmiştir" diyerek sözlerine devam eden Pekçağlıyan, “Tanım olarak internet/bilgisayar bağımlılığı yeni sayılabilecek bir kavram olsa da Avrupa Birliği’nin yayınladığı rapor bu kavramları destekliyor. AB’nin bu araştırmasında, günde dört saatten fazla internette vakit geçiren (sörf yapan) kişilerde tıpkı kumar bağımlılarında olduğu gibi beyinde dopamin (insanın kendini iyi hissetmesini sağlayan adrenalin benzeri bir hormon) birikmesi olduğu tespit edilmiştir" diye konuştu.
Halen de internet ve sosyal medya yoğun kullanımının yarattığı zararlı etkilerin, tehlikelerin ve bunların çocuklar ve gençler üzerindeki etkileri ile ilgili pek çok araştırmanın devam ettiğini belirten Nilgün Pekçağlıyan, İngiltere’de sosyal medya platformlarının çocukların ve gençlerin sağlıklarının ve gelişimlerinin nasıl etkilendiğinin saptanması amacıyla 14-24 yaş grubuna yönelik yapılan araştırmada, Snapchat, Facebook, Twitter ve Instagram'ın tümünün artan depresyon, anksiyete, zayıf vücut imajı ve yalnızlık duygularına yol açtığının ortaya konulduğunun önemle altını çizdi.
"ÇOCUKLAR KENDİLERİNİ DÜŞÜNDÜKLERİNDEN DAHA ÖNEMLİ HİSSEDEBİLİYOR"
Z Kuşağı'nın ülkenin yüzde 17’sini oluşturduğunu kaydeden Pekçağlıyan şunları söyledi:
"İnternet ile haşır neşir olmaları kontrolsüz kalırsa ve bilinçlenmeleri konusunda eksiklik yaşarlarsa bağımlılık gibi tehlikeyi de beraberinde getiriyor. Araştırmacılar, sosyal medyada beğeniyle takdir edilmenin beyin taramalarında beynin ödül merkezlerini harekete geçirdiğinin görüldüğünü belirtiyor. Bu durum, ödüllendirme beklentisi konusunda çok hassas olan, özellikle büyüme çağındaki çocukların neden sosyal medyaya girdiğini kısmen açıklayabiliyor. Uzmanlara göre kaç kişinin yayınlarını izlediklerinden, ne kadar hoşlanıldıklarından, kaç kişinin onları takip ettiğinden haberdar olmak zaman zaman çocuklarda pasifleşme ve sessizleşip içine kapanma gibi davranışlara neden olabiliyor. Bazı durumlarda ise beğeni yorumları, çocukların kendilerini düşündüklerinden daha önemli hissetmelerine yol açabiliyor."
"ENDİŞELENİYORSANIZ GÖZLEMLEYİN VE BELİRTİLERİ ARAYIN"
Bağımlılık yaşayan çocukların gerçek sosyal etkileşim, başkalarının duygularını anlamada beceriler geliştirmek konusunda güçlük çektiklerini, sosyal faaliyetler konusunda pasif kaldıklarını ifade eden Nilgün Pekçağlıyan, bu çocukların günde ortalama 2/2,5 saat mesajlaştıklarını, 2 saat ve üzeri internette sörf yaptıklarını, 1,5 saat ve üzeri oyun oynadıklarını söyledi.
İnternetin ve sosyal medyanın bilinçli olarak bilgi kaynağı, araştırma ve öğrenme için kontrollü bir şekilde kullanıldığında olumlu katkısının inkar edilemeyeceğini de belirterek ailelere ve ebeveynlere bu konuda büyük görev düştüğünü önemle vurguladı. Pekçağlıyan, internet ve sosyal medya bağımlılığı konusunda endişelenen ebeveynlerin çocuklarını gözlemelerini; yorgunluk, uykusuzluk, görme bozuklukları, bel ve sırt ağrıları, sinirlilik, genel fiziksel aktivitelerde azalma gibi belirtilerinin yanı sıra telefonla uyumak telefonu yastık altında veya yatağın yanı başında bulundurmak, uyumadan hemen önce video izlemek, sürekli sosyal medyaya göz atmak, uyanır uyanmaz ilk iş telefona bakmak, dikkat bozukluğu, çevreye ilgisizlik, gerçek hayattan kopma gibi belirtilere dikkat edilmesi gerektiğini ifade etti.
EBEVEYNLERE ÖNEMLİ GÖREV DÜŞÜYOR
İnternet ve sosyal medya bağımlılığı yaşayan çocukların bu sorun ile baş etmelerinde ve çözümünde aileye, ebeveynlere önemli görevler düştüğünü vurgulayan Pekçağlıyan, “Çocuklarla birlikte ailelerde bu konuda bilinçlenmeli. Bu tip sorunların çözümünde aile ve okul işbirliği de çok önemli. Okullarda yapılacak bilgilendirme seminerleri, kaliteli internet ve sosyal medya kullanımı hakkında bilgi sahibi olmak hem ebeveynlere hem de çocuklara çok fazla katkı sağlayacaktır. Çocuğun örnek alacağı ilk kişiler ebeveynleridir. Aileler ne kadar yoğun olursa olsunlar çocukları ile kaliteli zaman geçirmeli, sinema, tiyatro, doğa, müze gezisi gibi birlikte sosyal faaliyetlere katılmalı. Bunların yanı sıra ev yaşamında da çeşitli önlemler alınabilir. Örneğin bilgisayar çocuğun odasına değil ortak kullanım alanlarından birine kurulabilir. Evde çeşitli görevler verilerek sorumluluk sahibi olma duygusu geliştirilebilir. Önemli bir başka noktada internet kullanımı yasaklanmamalı, bunun yerine kontrol altında ve bilinçli olarak kullanmaya yönlendirilmelidir. Ayrıca bağımlılık sorunu yaşadığına inanıla ve belirtilerin çoğunun bir arada gözlemlendiği durumlarda mutlaka profesyonel bir danışmana başvurulması gereklidir" dedi.
DHA