Akşam- Pınar Işık Ardor
Liseye giriş sistemi değişti. TEOG kalktı yeni sistem geldi ancak eleştiriler halen devam ediyor. Yeni sistemin temel mantığı nedir?
KONUYU ANALİZ ETMEYENLER BİRDEN TEOG KALKTI DİYOR
Neden yapıldı kısmı önemli. Birden yapıldı deniyor bu konuyu bilmeyenler böyle analiz yapıyorlar. Cumhurbaşkanımız daha başbakanken dershanelerin kaldırılmasını gerekçelendirirken çocukların sınav baskısıyla eğitim öğretim kurumları arasındaki geçişine karşı çıktığını sürekli söylüyordu. Bizde o düşüncedeydik. Kamuoyunda TEOG denen süreç aslında tam da böyle bir süreçti. Aslında TEOG liseye geçişte bir sınavın, sınav baskısının olmadığı bir model.
İKİNCİ YAZILILARI BİZ GÖNDERDİK, ZATEN YAPILACAKTI
Çocuk ayrıca bir sınava girmesin ortaokuldaki notlarının ortalamasını bir sıralama listesi haline getirelim o sıralamaya göre başarı puanlarını liseye geçişte kullanalım. Fakat bunu yaparken şu eleştiri gelecekti. Öğretmenlerin not skalaları, dersleri anlatış tarzları, standart mı ki böyle bir şey yapıyorsunuz denecekti. Bu eleştiriyi giderecek şekilde ana felsefeden vazgeçmeden, çocuğu ayrıca bir sınava almayalım. Çocukların girdiği normal yazılı sınavlarında kamuoyunda objektivite endişesi oluşturacak hususları düzeltelim, oradan liseye geçişte ortaokul notlarını kullanalım dedik. Yaptığımız şey şu oldu. İkinci yazılılar yapılırken öğretmen kendisi yapacağına sınavını biz gönderelim. Zaten öğretmen yapacaktı. Türkiye genelinde her öğrenciye matematik dersinin ikinci yazılısının sorularını biz göndererek objektiviteyi görmüş olduk. Öğretmen kolay sordu, torpil yaptı, yüksek not verdi endişesini kaldırmış olduk. O okulda o dersi okutan öğretmene dedik ki siz başka bir okulda görev alacaksınız dolayısıyla gözetmenlik kurumunu da oturttuk objektiviteyi sağladık.
TEOG KALKTI HİÇ BİR ŞEY DEĞİŞMEDİ
TEOG denen süreç şimdi kaldırıldı. Hiçbir şey değişmedi çocukların hayatında. Yine o dersin ikinci yazılısına giriliyor yine ikinci dönem tekrar yazılılarına giriyor bir şey değişmedi aslında ama kamuoyu enteresan bir biçimde bizim bu uygulamaya çalıştığımız modeli sanki liseye geçişte TEOG adıyla bir sınav yapılıyormuş gibi
TEOG zaten bir sınav değildi gibi algılıyorum sözlerinizi
TEOG DİYE BİR SINAV YOK Kİ BİRİNCİSİ OLSUN.
Tamamen bir algı yansıması. TEOG bir sınav değildi zaten olması gereken derslerin sınavıydı. Ama kamuoyu şöyle yaptı. Okullar, kurslar TEOG sınavına yönelik hazırlıklar yaptı. TEOG birincisi diye kavramlar ortaya çıkmaya başladı. TEOG diye bir sınav yok ki birincisi olsun. Gazetede 17 bin tane birinci var diyorlar tamamen algı problemi. Matematik yazılısının ikinci dönem ki ikinci yazılısında Türkiye genelinde şimdi de aynı yazılı da 20 sorunun 20sini yapan 7 bin çocuk çıkar.
Peki, ama Sn. Cumhurbaşkanımız da bunu sınav olarak addetmiş olacak ki kaldırın sınavları dedi.
ŞU ANDA TAMAMEN BU SÖYLEMLERLE MÜCADELEDE EDİYORUZ
Cumhurbaşkanımız da TEOGun sınav olmadığını biliyor fakat öyle algı oluştu ki TEOG hazırlıkları çıkmaya başladı, gazetelerde ekler verilmeye başlandı. TEOG birincilerine ödüller verilmeye başlandı. Bunun üzerinden söylemler oluştu. Aslında yaptığımız şey şu anda tamamen bu söylemle mücadeledir.
İsmi yok bu sistemin kodlamaya çalıştım olmuyor.
Evet, isim olmasın diye uğraştık.
Yeni sistem mi diyelim o zaman?
YÜZ BİN KİŞİLİK KONTENJAN SINAVLA ÖĞRENCİ ALACAK
Yeni sistem tabi. Şimdi biz diyoruz ki; her bir sınıftaki öğrenci sayısı 1 milyon 200 bin civarında. Bunun bir milyon 100 bin tanesi herhangi bir sınava ihtiyaç duymaksızın bir liseye yerleşecek. Sadece yüz bin kişilik kontenjan sınavla öğrenci alacak. Tablo böyleyken liselere geçişte sınav var demek doğru değil. Büyük pasta sınavsız.
PROGRAMINDA FARKLILIK OLAN OKUL SINAVLA ÖĞRENCİ ALACAK
Bütün kurguyu liselere geçişte sınavsızlık esasına oturttuk ama belli liseler için şimdi şu eleştiriyi yapabilirsiniz. Denebilir ki herkesi adrese göre yerleştirdiğinizde güzel sanatlar lisesine, spor lisesine nasıl öğrenci seçeceksiniz? Biz orada şunu ayırdık. Belli okulların şu anda programlarında farklılaştırılmış unsurlar var. Mesela bir Anadolu Lisesi genel program uyguluyor ama Fen Lisesi ayrı bir program uyguluyor. Sosyal Bilimler Lisesi ayrı yani genel düzenlemenin dışında onlara tanınmış haklar var. Proje okulları dediğimiz okullar var.
Onlar mı sınava tabi?
Burada programında farklılaştırma yaptığımız okulları programı farklı olduğu için biz dedik ki bunlara öğrenciler sınavla gitsin çünkü bu okullar farklı programlar uyguluyor.
Nitelikli kelimesini bu kelimelerle açıklıyorsunuz sanırım. Farklı program uygulayan okullar
VATANDAŞ BELLİ OKULLAR İÇİN DİYOR Kİ; BU OKULDAKİ EĞİTİM DAHA İYİ. NİYE DAHA İYİ?
Evet. Farklı program uygulayan liseler sınavla öğrenci alacak diğer liseler mahallinde yerleşme dediğimiz yakınlık esasına göre yerleşme yapacak. Tamamen algı üzerine kurgulanmış bir sorun var. Vatandaş kendi çapında belli okullar için diyor ki; bu okuldaki eğitim daha iyi. Niye daha iyi? Binası mı iyi, öğretmeni mi farklı usullerle atanmış? İyi denen okullara bakıyorum. Öğretmenleri standart prosedüre göre atanmış öğretmen, yani siz bugün Ankara Fen lisesinde öğretmensiniz yarın tayininiz istersiniz Ankara Anadolu lisesine geçersiniz. Fen Lisesi öğretmenliği diye bir bölüm yok. Fiziksel olarak bakıyoruz biz bütün binalarımız için standart kriterler belirledi. Binalar aynı, sosyal donatı alanları aynı, spor salonu, konferans salonu, yemekhanesi, sınıf mevcutları aynı.
Sınıf mevcudu dediniz. O aynı mı? Özel okullarda epey az değil mi? Devlet okullarında 50 kişilik sınıflar yok mu?
Lise düzeyinde 50-60 diye bir rakam yok. Türkiye ortalaması 20. Başka türlü olamaz çünkü yönetmeliğe aykırı. Yönetmelik çok zorunlu koşullarda 40a kadar çıkacağını söylüyor. Zorunlu hal bir ilçede tek lise varsa olur. Anadolu liselerinde 34 fikstir mönü. 34ün altında çok lise vardır ama üstünde çok çok istisnai biraz önce söylediğim koşullar hariç yoktur.
Şimdi siz sınav yok diyorsunuz ama ebeveynler şanslarını denemek istemeyecek mi?
HİÇBİR EBEVEYNİN ÇOCUĞUM ZATEN KAZANAMAZ AMA SINAVA GİRSİN DİYECEĞİNİ SANMIYORUM
Biz çok sayıda öğrencinin sınava gireceğini varsaymıyoruz. Ben hiçbir ebeveynin çocuğunu zaten kazanamaz ama ben bu sınava bir girsin diyeceğini sanmıyorum. Ben çocuğum belli bir başarı düzeyini elde edemez deyip de sınava sokan ve 12-13 yaşındaki bir çocuğu başarısız kazanamadı algısıyla karşı karşıya bırakmaya hiçbir velinin isteyeceğini tahmin etmiyorum. Ancak şimdiye kadar devam eden belli alışkanlıklar var.
Çok güzel okullar var çocuğum orada okusun diye ders aldırmalar ya da etüt merkezi adı altındaki yerlere göndermeyi denemezler mi?
BEN ÇOCUĞUNUZU İSTEMEDİĞİ YERE GÖNDERMEYECEĞİM
Çocuğum bu sınava girsin evet kazanamaz ama öyle bir puan elde edecek ki evime yakın bir liseye yerleştirebileceğim Asıl baskı buradaydı kalkmış oldu. Keçiörende oturuyorsunuz. Benim çocuğum bu sınava girsin yüksek not alsın ki Keçiörende bir liseye yerleşsin baskısı var velinin üzerinde. Çocuğun sınava girebilir istersen ama girmezse ben senin çocuğunu Keçiörenden alıp da Ümitköydeki herhangi bir liseye göndermeyeceğim.
Orada da şu soru giriyor devreye. İmam Hatip var sokağımda ya da Meslek Lisesi ama vermek istemiyorum mesafenin uzak olduğu ama benim istediğim bir okul var. Diğer okul sen uzaksın alamam der mi?
ADRESİNE GÖRE 3 ÇEMBER OLUŞTURACAĞIZ
Bütün çocuklarımız için tercih ekranları elektronik ortamda oluşacak. Bütün okullarımızı belli standarta getirdik. Öğretmen doluluk oranlarını eşitledik, fiziksel anlamda binaların ihtiyaçlarını giderdik. Ortaokullarda adrese dayalı nüfus kayıt sistemi var. Oturduğun mahalle veridir benim için. Peki, çocuğunu buradaki ortaokula değil de özel okula gönderen veliler ne yapacak? Onlar için de diyorum ki ben oturduğun yere bakarım. Bu veri etrafında her öğrenci için 3 çember oluşturuyoruz. 3 okul türümüz var. Meslek, İmam Hatip ve Anadolu Lisesi. Her bir çember bu üç okulun bulunduğu bir daireyi kapsıyor. Öğrencinin karşısına bu tercih çıktı. 5 tercih yapacak. Burada çocuk yerleşemeyebilir diye düşünürsünüz. O zaman size ikinci bir çember sunuyoruz. Yarıçapı büyüyor ama adresine ikinci derecede yakın üç tane okul sundum size. Sonra bir çember daha çiziyorum. Çemberin çapı biraz daha büyüdü orada da üç tane okul var. Sizin çocuğunuz herhangi bir Anadolu lisesine gitmek istiyor. Birincisi X, ikinci çemberdeki Y, üçüncü çemberdeki Z Anadolu Lisesi. Çocuk mutlaka bu okullardan birine yerleşecek çünkü biz adresleri, liselerin kayıt bölgelerini oluştururken o bölgedeki yaşayan vatandaş sayısı o bölgedeki ortaokullar 8. sınıftaki öğrenci sayısını hep bu okullarla eşleştirdik
Kontenjan doldu durumu olmayacak diyorsunuz.
MUTLAKA BİRİNE YERLEŞTİRECEĞİMİZİ TAAHHÜT EDİYORUZ.
Birincisi diyebilir ikincisi diyebilir belki ama üçüncüsüne mutlaka yerleştiriyoruz. 5 tane tercih yapacak. Tercih edeceği 9 tane okul. 3ü meslek lisesi üçü imam hatip lisesi üçü de Anadolu Lisesi. Çocuk hangisini istiyorsa yazacak. Herhangi bir çocuğu zorla imam hatipe göndermek diye bir seçenek yok. Mutlaka da birine yerleştireceğimizi taahhüt ediyoruz.
Aileler evlerini taşıyacak dendi ya da illegallik oluşacak dendi. Böyle bir kaos bekliyor musunuz?
Asla kaos beklemiyoruz ancak sıra dışı minimal örnekler mutlaka olacaktır. Ortaokullarda da var şimdi. Millet şöyle diyor ortaokulların yakınına taşınıyor ama biz adres kayıtlarını da izliyoruz. Mutlaka olacaktır kuralsızlıklar. Biz adresleri aldığımız için bu esnada adresini değiştirdi bu sayıların çok çok düşük olacağını tahmin ediyoruz.
FOTOĞRAF: MURAT ÖZTEK
Ne zaman belli olacak okullar sınavlı sınavsız diye.
Onun takvimini ilan etmiştik Nisan sonu itibariyle
Geç olacak diyenler var
Neden geç olsun? Bu eleştiriyi bizim yapmamız lazım bakanlık hazırlık yapacak neticede ama vatandaş için geçerli değil bu.
Kılavuz şu anda yayınlamadınız soru örnekleri yayınladınız. Soru örneklerine de eleştiri geldi.
Bu eleştiriyi yapanlara şu soruyu sormam lazım. Türkiyenin PISA skorlarını eleştiriyorlar mı? Aynı eleştiriyi yapan kişi PISA skorlarını da eleştiriyor ve diyor ki; bizim ölçme değerlendirme sistemimiz PISA ile uyumlu olmadığı için skorlarımız düşük
PISA sınav sonuçlarına göre, Türkiye 72 ülke arasında 50. sırada yerini alıyor. Andreas Schleicher, bu durumun sebebini Türk eğitim sistemindeki ezbere dayalı öğrenme şekline bağlıyor. Siz de diyorsunuz ki ezberi kaldıralım dedik onu da eleştiriyorlar
BU SINAV ULUSLARARASI MEKANİZMALARLA ÖRTÜŞÜR ŞEKİLDE KURGULANDI
Ben bunu anlamıyorum. En büyük eleştirimiz öğretmenim bu anlattığınız günlük hayatta işimize yarayacak mı şeklindeydi. PISA gibi kuruluşlar çocukların öğrenim hayatı boyunca edindikleri bilgi ve kazanımları günlük hayatta kullanabiliyor mu kullanamıyor mu bunu ölçüyorlar. Biz TEOGda da bu tarz sorular sormaya başlamıştık zaten. Şimdi yaptığımız bunun devamı. Okulda aldığınızdan günlük hayatta faydalanıyor musunuz bunu test etmeyi amaçlayan bir sınav bu. Bu sınav bu anlamda otorite olarak kabul edilebilecek uluslararası mekanizmalarla örtüşen bir sınav kurgusudur. Eleştiriyi yapanların o zaman PISA skorlarına yönelik eleştiri yapmaması gerekiyor
Herkesin kafasında şu var ne zaman değişecek bu sistem?
SİSTEM ARTIK DEĞİŞMEYECEK
Seneye de ondan sonraki seneye de sistem değişmeyecek. Önümüzdeki yıl da 8. sınıf öğrencileri 8. sınıf konularından aynı sınava girecekler ve sınavla alan liselerde bu sınav sorularını kullanacağız.
Spor ve sanata yönelen çocukların Milli Eğitimde karşılığı yok mu? Çocuklar haftanın birçok günü okul dışı etkinlikteler ama yeteri kadar teşvik edilmiyorlar.
Biz bir kere bunu teşvik ediyoruz onu baştan söyleyeyim. TEOG sürecini kurguladığımızda biz bunları orada hesap ettiğimiz puana katkı olarak planlamıştık. Şu anda devam ediyor pilot uygulamamız. Biz çocuklarımızın ortaokul başarı puanının hesap edilmesinde bunlardan yararlanacağız. Sanatsal ve sporsal aktivitelerden.
-Ama puan etken değil ki artık. Ne işe yarar?
Şimdi etken değil ama bu mutlaka önüne gelecek. Bir yere başvurduğunda bunu belgeleyebileceği bir mekanizma ortaya çıkarmış oluyoruz. Çok yoğun uğraş içerisindeyiz. Spor, sanat liselerini tematik hale getirmeye çalışıyoruz. İstanbulda futbol lisesi, Erzurumda kış sporları lisesi kurduk. Özellikle bu tür etkinliklere çocukların mutlaka devam etmesini arzu ediyoruz. Sisteme de işledik onları. Şu anda öğrencilerimiz pilot uygulama olan illerde öğretmen arkadaşlarımız öğrencilerimizin bu etkinliklerini sisteme dâhil ediyorlar en sonda da onunla ilgili karne çıkaracaklar.
Türkiyenin eğitim sorunu var. Tam raya giremiyor? Neden? Sistem değişiklikleri sıklıkla yapılıyor ve bu da çok soruyu beraberinde getiriyor. Çözüm nerede?
MUTLAK DOĞRUNUN TEK OLDUĞU BİR YAPIDA DEĞİLİZ
Bu odada şu an dört kişiyiz. İdeal eğitim sorusunu soralım dördümüz farklı şeyler söyleriz. Dolayısıyla idealize ettiğiniz kavramda mutlak doğrunun tek olduğu bir yapıda değiliz. Siz bir anne baba olarak çocuğunuzun değerlerini özümsemesini isteyebilirsiniz. Ben değerden kopuk olarak pozitif bilimler konusunda çok iyi olmasını isteyebilirim, bir başkası başka şekilde idealize edebilir. Böyle bir ideal kavram olmadığı için herkes kendi durduğu yerden mevcut sistemi eleştiriyor. Ortak bir payda da buluşabiliriz şu anda bizim yaptığımız şeyde budur asgari müştereklerde bir standart yakalamak. Bu tartışma hiç bitmez, devam etmek zorunda.
Etmeyen ülkeler var. Oturmuş sistemleri.
Hayır, etmeyen ülke yok. Her ülke eğitim sistemiyle ilgili problemleri masaya yatırıp çözmeyi birinci önceliğine almış durumda. Çünkü buradaki ideal dediğiniz şey hep farklılaşıyor hep bir tık üste çıkıyor. Durağan bir süreçten bahsetmiyoruz.
Öğrenci ya da öğretmen başına ayırılan kaynak, Batılı ülkelerle kıyaslandığında belki yeterli değil ama büyük pay eğitime ayırılıyor. Sizce yeterli mi?
AÇIK ARA İYİ DURUMDAYIZ
Ülkelerin gelişmişlik düzeylerini konuşurken kişi başına düşen milli gelir üzerinden konuşuruz. 2 bin dolar fert başına milli gelir olan ülkede ayrılan kaynak o ülke için standartlarının üstünde olması lazım. Oradan kıyaslamak lazım. Kişi başına milli gelirden alınan pay on bin dolara çıktığında farklı bir nokta. Kendimizi kıyaslarken fert başına milli gelir açısından otuz bin dolar olan bir ülkeyle kıyaslarsak hata yaparız. Türkiyede fert başına milli gelir 2000li yılların başında 2 bin dolar bazındaydı. Orada eğitime ayrılan kaynak düşük bir rakamdı. Şimdi biz on bin dolar mesafesine geldik ihtiyaçlarımız, beklentilerimiz farklılaştı ve milli gelirden aldığımız pay da arttı. Genel bütçeden en büyük kaynak eğitim bütçesi olarak ayrılıyor. Ortalama yüzde 20ye yakın bir kısmı ayrılmış durumda. Bizimle aynı standartlardaki ülkelerle kıyasladığımızda açık ara iyi durumdayız.