caginaltug7878 @ gmail.com

Bu yazıyı okuyan sizler ne kadar şanslı olduğunuzu hiç düşündünüz mü? Siyah ve beyazı da gördünüz, renkliyi de.  Her şeyin geçiş dönemini gördünüz ve tanıklık ettiniz. Ancak bu sefer bir devrin kapanışına şahit olduk hep birlikte. Futbolun altın çocuğunun, Tanrı’nın elinin, çalkantılı hayatın, futbolun öznesinin ve ‘’Yüzyılın Golü’ nü atan Maradona’nın artık aramızda olmayışına şahidiz hep birlikte.

  Sizler -bu şanslı insanlar- ileride çocuklarınıza, torunlarınıza Maradona’nın görüntülerini izleterek, “Ben bu adamı o zaman izlemiştim ya da biz aynı dönemde yaşadık bak bu adamla.” deme şansına sahip oldunuz.

 Kısacası bu dünyadan bir Maradona geçti ve biz ordaydık...

FUTBOL İÇİN DOĞDUM, KİM OLACAĞIMI BİLİYORDUM.

Maradona, 30 Ekim 1960’ta İtalyan kökenli işçi bir baba ve Hırvat kökenli bir annenin oğlu olarak, Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te düzenli elektriği bile olmayan bir gecekonduda sekiz kardeşten beşincisi olarak dünyaya geldi. Amcasının doğum günü hediyesi olan bir top ile futbolu keşfetmeye, keşfedilmeyi beklemeye başladı. Henüz 9 yaşındayken mahalle takımı olan Estrella Roja futbol takımına girdi. Kısa boylu ve çelimsiz yapısına rağmen, rakiplerini bir bir ipe dizmesi ve küçük yaşlarda top ile yaptığı hareketlerle insanların dikkatini çeken Maradona,  önce Los Cebollitas’a daha sonra ise arkadaşı Goyo’nun babasının onu keşfetmesiyle 16 yaşına girmeden profesyonel sözleşme imzalayacağı Argentinos Juniors takımına transfer oldu.

Kısa zamanda hem performansı hem de transfer ücreti artan Maradona’nın, şehirde adı kulaktan kulağa yayılmaya başlamıştı. O fakir derme çatma evden çıkan Maradona, önce Arjantin milli takım formasını Macaristan’a karşı oynanan bir hazırlık maçında giyecek daha sonraysa 1 Milyon Euro karşılığında Boca Jujiors kulübünün yolunu tutacaktı.

1981’de Boca Juniors’a transfer olan Arjantinli genç futbolcu, kariyerinin ilk lig şampiyonluğu madalyasını bu kulüpte kazanırken, 1982 Dünya Kupası’ndan sonra 5 Milton Euroluk rekor bir transfer ücretiyle katılan ekibi Barcelona’nın yolunu tuttu. İspanya macerası, yaşadığı hastalık, sakatlık ve kulüp başkanı Nunes ile yaşadığı problemlerden ötürü kısa sürse de, İspanyol ekibiyle 1982-84 yılları arasında tüm kulvarlarda 58 maça çıkarak, 39 gol kaydetti ve 3 kupa sevinci yaşadı.

İspanya Macerası kısa süren Maradona, ikinci kez en yüksek ücretle 6.9 Milyon Euroya Napoli’ye transfer oldu. Napoli’ye gittiğinde yeni takımı 1puanla ligde zor bela kalıp neredeyse küme düşecekken, efsanesi olacağı Napoli’den ayrılırken geride tribünlerde onu karşılamaya gelen 85 bin futbol severin hakkını verircesine, 2 lig şampiyonluğu, 1 UEFA Kupası, 1 İtalya Kupası, 1 İtalya Süper Kupası bırakacaktı.

Maradona önderliğindeki Napoli tarihinin ilk lig şampiyonluğunu yaşarken, şehrin mezarlığına şu pankart asılır:

“Neler kaçırdığınızı bilmiyorsunuz’’.

Bu yazıdan sadece 1 gün sonra aynı yerde yazılan yazıysa daha da ilginçtir:

“Kaçırdığımızı nereden biliyorsunuz?’’

     Geçmişte bir oyuncu alacaksın seni şampiyon yapacak demek imkânsızdı. Keza günümüzde de böyle.  Maradona Napoli’ de bunu başarsa da, İtalya’da gördüğü medya ve taraftar ilgisinden dolayı da kişisel sorunları arttı Maradona’nın ve madde bağımlılığı baş gösterdi. Üstelik kaybettiği maçlar ve turnuvalardan kulübünden yüklü miktarda para cezası alırken, vergi borçları nedeniyle İtalyan yetkililerle sorunlar yaşadı.

Ve bu yüzden efsanevi 10 numarası emekliye ayrıldı.

Not: İtalyan kökenli bir Arjantin vatandaşı olan Maradona’nın kariyerindeki en enteresan karşılaşma, Napoli Kulübünün futbolcusuyken 1990 Dünya Kupası yarı finalinde Arjantin forması ile Napoli kentinde İtalya’ya karşı mücadele etmesidir.

Napoli’nin ardından Sevilla, Newell’s Old Boys ve son olarak eski takımı Boca Juniors formasını giyen Maradona, 1997 yılında aktif futbolculuk kariyerini noktaladı. Formasını giydiği takımlarda tüm kulvarlarda 588 maça çıktı ve 312 gol kaydederek, kariyerini 1986 Dünya Kupasıyla taçlandırdı.

Küçük bir çocukken kurduğu hayal gerçekleşen Maradona, henüz çocuk yaşlarda kendisine uzatılan mikrofona şunları söyleyecekti:

İki hayalim var:

‘’Birincisi Dünya Kupası’nda oynamak, ikincisi Dünya Kupası’nı kazanmak…”

 

 

DÜNYA KUPASINA DAMGA VURAN ‘’TANRININ ELİ’’

 1986 Dünya Kupası, şampiyonayı düzenlemeye hak kazanan Kolombiya’nın elinden içinde bulundukları ekonomik sebeplerden dolayı alınmış, yaşadıkları deprem felaketinde 30 bin vatandaşını kaybeden Meksika’ya verilmişti. Bu karar Meksika halkı tarafından coşkuyla karşılanırken, ekonomik olarak zor günler geçiren ülkelerine nefes aldırmış ve aynı zamanda 1970 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapmalarından henüz 16 sene geçmeden bir kez daha bu organizasyona ev sahipliği yaparak tarihte bir ilki gerçekleştirmişlerdi.

Tarih 22 Haziran 1986. Yer Meksika’nın ünlü Aztek Stadyumu ve tam bir yıldızlar geçidi.  Zico, Platini, Möller, Maradona ve tabi ki tribünleri dolduran binlerce taraftara resital sunmaya hazırlanan niceleri…

Arjantin; ilk maçında takımın maestrosu Maradano’nın etkileyici performansıyla Güney Kore’yi 3-0 mağlup ederken, savunmasıyla ünlü İtalya beraberlikle tangocuları tökezletse de, grubun son karşılaşması olan Bulgaristan karşılaşmasında bir kez daha maçı domine eden Arjantinli Maradona, karşılaşmadan 2-1 galip ayrılarak, grubunu lider tamamlayarak adını son 16’ya yazdırmayı başardı.

Tangocuların rakibi son 16 ‘da güçlü Uruguay olurken, Arjantin bu karşılaşmayı Maradona’nın başlattığı atak sonucu topu filelerle buluşturan Pedro Pasculli’nin 42. Dakikadaki golüyle 1-0 kazanarak adını çeyrek finale İngiltere’nin yanına yazdırır.

İlklere sahne olan 1986 Dünya Kupası’nda 22 Haziran günü Tunuslu orta hakem Ali Bin Nasser’in yönettiği çeyrek final maçında Arjantin ve İngiltere karşı karşıya geldi. Ve o Meksika’nın futbol mabedi Aztek stadyumunda 100 bini aşkın taraftarın gözleri önünde inanılmaz olayların yaşanacağını kim nereden bilebilirdi ki.

1986 Dünya Kupası Arjantinli futbolcu Diego Armando Maradaona’nın yıldızlaştığı kupa oldu. Arjantin’in dünya kupasını kazanmasında büyük rol oynayan Maradona, 7 maçta attığı 5 golle, takımının en golcü futbolcusu olarak dikkatleri üzerine çekerken, çeyrek final karşılaşmasında İngiltere ağlarına gönderdiği 2 gol, Meksika Dünya Kupası ve tüm zamanlara damgasını vurdu…

Arjantin ve İngiltere, Falkland Savaşı’ndan sadece 4 yıl sonra 1986 Dünya Kupası’nda birbirine rakip olurken, golsüz biten ilk yarının ardından Maradona sahneye çıkıyor ve tüm Dünyayı kendisine hayran bırakacak bir performans sergilemeye başlıyor.

Karşılaşmanın 51. Dakikasında 1.65 boyundaki Maradona, İngiltere savunmasının ters vuruşunda, kaleci Shilton ile topa vurmak için yükselecek, 1.83’lük kaleci Shilton karşısında dezavantajını eliyle averaja çevirirken, eliyle dokunarak topu filelerle buluşturacaktı.

Bu gol sonucu tüm İngiltere takımı maçın Tunuslu hakemi Ali Bin Nasser’e itiraz etse de Tunuslu hakem kararından vazgeçmeyip santraya yönelecek ve Arjantin, İngiltere karışışında 1-0 öne geçecekti. İngiliz takımı bu golü ve Maradona’yı unutamamışken, kendilerini bekleyen kusursuz fırtınadan habersizdi. Kâbus İngilizler için yeni başlıyordu ve tartışmalı ilk golden tam 4 dakika sonra bir kez daha sahne alan futbolun dehası Maradona, orta sahadan aldığı topla neredeyse tüm İngilizleri çalımlayarak bir gol daha atacak ve bu gol 2002’de ‘’Yüzyılın Golü’’ olarak tarihe geçecekti. Bu futbol dehasına sahip Arjantin karşısında İngilizler 81. Dakika da efsanevi golcüsü Gary Lineler ile bir gol bulsa da, Arjantin karşılaşmayı 2-1 kazandı.

Kupanın yarı finalinde Arjantin Belçika’yı, Batı Almanya da Fransa’yı aynı skorla 2-0 geçerek adlarını finale yazdırdılar. Arjantin, Meksiko City’ deki Azteca Stadı’nda 114 bin 600 seyirci önünde oynanan final maçında Batı Almanya karşısında, 3-2 galip geldi ve ikinci kez kupayı müzesine götürdü.

 ‘’ Mahcup görünüyorlardı. Beni kucaklamaya geldiler ama sanki golü onlardan çaldık der gibi bakıyorlardı. Ben de onlara bir hırsızı soyanın günahları yüzyıl affolur dedim.”

Futbol tarihinin gelmiş geçmiş en büyük efsanelerinden biri olan Maradona, dünyanın en ünlü golünü attıktan sonra yaşanılanları bu sözlerle ifade ederken, kendisine sorulan ‘’ Golü elle mi attın?’’ sorusuna Maradona ”O golü atan benim elim değil ‘’ Tanrının Eliydi’’ şeklinde yanıt verir ve bu söz 1986 Dünya Kupası’nın kendisinden bile daha çok konuşulacak ve üzerinden 34 yıl geçmesine rağmen hala tartışılan ‘’ Tanrının Eli’’ ortaya çıkacaktı.

Dünya futbol tarihine geçen, ‘’Tanrı’nın Eli’’ ve ‘’Yüzyılın Golleri ’ne sahne olan İngiltere-Arjantin maçının Tunuslu hakemi Ali Bin Nasser Maradona’nın ölümünün ardından BBC’ye şu açıklamalarda bulunacaktı:

‘’İlk başta tereddüt ettim, sahanın ortasına geri dönen Dochev’e bakıp golü doğruladım. Elle oynama pozisyonu için bir işaret vermedi. Bu tarihsel başarıda rol oynadığım için bir kişi ve bir hakem olarak gurur ve onur duyuyorum…

 

BİRAZ TANRI’NIN ELİ, BİRAZ MARADO’NIN KAFASI VE BİRAZ DA İNTİKAM…

Belgesellere konu olan ‘’ Tanrının Eli’’ golünün sahibi Maradona, bu golle ilgili açıklama yaparken, ‘’Falkland Savaşı’nı ‘’ hatırlatmış ve bu golün sembolik bir intikam olduğunu ile getirmişti. Öyle ki 1986 Dünya kupasında karşılaşan İngiltere ve Arjantin arasındaki Falkland savaşı sıcaklığını korumakta ve Maradona’ya göre ‘’Tanrı’nın Eli’’ bu sebeple doğmuştur. Gazetecilerin kendisine sorulan golü elle mi attın sorularına ‘’ Biraz tanrının eli, biraz Maradona’nın kafası ‘’ yanıtını verirken, yıllar sonra yazdığı anılarında bu golü,  Falkland’da öldürülen gençlerin intikamını alma hissi olarak tanımlayacak ve 2005 yılında yayınlanan otobiyografisinde bu konuyla alakalı şunları söyleyecekti:

‘’ Bu bir futbol takımı değil, bir ülkeyi yenmek gibiydi. Her ne kadar oyundan önce savaş ile ilgili olmadığını söylemiş olsak da pek çok Arjantinli çocuğun orada öldüğünü biliyorduk. Bu bizim intikamımızdı. Hepimiz önceden bu iki şeyi birbirine karıştırmamamız gerektiğini söylemiştik, ama bu koca bir yalandı. Bunun dışında başka bir şey düşünmedik, sanki sıradan bir oyun olacakmış gibi!’’

 

MARADONAYA VEDA

Arjantin’in 1990 Dünya Kupası yarı final karşılaşmasında Maradona’nın penaltı golüyle İtalya’yı yenmesi, onun İtalya’da istenmeyen adam ilan edilmesi ve akabinde final müsabakasında Batı Almanya’ya 1- 0 yenilmesinin ardından Maradona’nın uyuşturucu bağımlılığı ve özel hayatındaki sorunlar basına yansıdı.

Aynı yıl uyuşturucu kullanmaktan 15 ay ceza alan Maradona, yasaklı madde kullandığı gerekçesiyle 1994 Dünya kupasından ihraç edildi. 2004 ve 2007 yılları arasında ciddi sağlık sorunları yaşayan Maradona, Napoli forması giydiği yıllardan kalan vergi borçları nedeniyle, İtalyan yetkililerle sürekli sorun yaşarken, teknik direktörlük kariyeri de futbolculuğunun çok uzağında kaldı.

Son olarak ülkesinin takımlarından Gimnasia’yı çalıştıran efsanevi isim, 2020’’nin kasım ayının başında beyin ameliyatı geçirdi ve 8 günün ardından taburcu olarak evine gitti.  Başarılı geçen ameliyatın ardından Tigre’deki evinde dinlenmeye çekilen Maradona, hem bu ameliyatın hem de başarılı bir o kadar da çalkantılarla dolu hayatının getirdikleriyle yaşamını daha ileriye götüremedi ve 25 Kasım 2020’de kalp krizi nedeniyle hayatını kaybetti.

Maradona’nın ölümünden sonra tüm Dünya taziye mesajı yayınlarken her fırsatta kendisi ile karşılaştırılan Pele, ezeli rakibi ve dostunun arkasından şu sözlerle ona veda etti:

“ Ben mükemmel bir arkadaşımı, dünya bir efsaneyi kaybetti. Bir gün onunla birlikte gökyüzünde top oynayacağız…”

Ve son olarak, Annesine bir ev alabilme hayali ile yola çıkan 12 yaşındayken devre aralarında topla cambazlık yaparak seyircileri eğlendiren bir çocuk, bugün bile tüm Dünyanın tanıdığı bir efsaneye dönüşmüşse ve ölümü bu kadar büyük bir etki bırakıyorsa ondandır işte ceketimizin önünü ilikleyişimiz.